Sosyal hasar görebilirlik, bir kişi veya topluluğun; hem afetlerin etkilerine karşı koyabilme ve baş edebilme kapasitesini hem de söz konusu afetin boyutu üzerinde belirleyici olan özelliklerini ifade eden bir kavramdır.

Sosyal hasar görebilirlik genellikle bireylerin yaş, cinsiyet, sağlık, gelir, çalışma durumu, etnisite gibi özellikleri kullanılarak belirlenmektedir. Bu özelliklerin belli koşullar altında afet riskini arttırdığı bilinmektedir. Örneğin bireylerin hasta olması, işsiz olması, bağımlı yaş grubunda bulunması, gelir seviyesinin düşük olması gibi koşullar onların riske karşı cevabını olumsuz olarak etkilemekte ve onları afetler karşısında daha hasar görebilir hale getirmektedir. Bu durum sosyal hasar görebilirliğin, sosyal eşitsizliklerin bir sonucu olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır. Ancak bu özelliklerle beraber toplumun risk algısı, farkındalığı, bilinç düzeyi, değer yargıları ve tutumları onların afetler karşısındaki sosyal hasar görebilirlik seviyesini belirleyen diğer özelliklerindendir.

Tüm bu özellikler bireylerin risk öncesinde, esnasında ve sonrasında ne kadar etkileneceklerini ve bu etkilerden ne kadar süre içinde eskiye dönebileceklerini belirlemektedir. Bu nedenle toplumun kırılgan tabakalarının tespit edilmesi afet riskinin azaltılması için geliştirilecek stratejilerin belirlenmesinde büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışmada afetler karşısındaki sosyal hasar görebilirliğin iki farklı duruma etki ettiği kabul edilmektedir. Bunlardan ilkinde sosyal hasar görebilirlik afetin sonuçları ile baş etme, olumsuz etkileri azaltma ve sonrasında da normale dönebilmeye ilişkin kapasite olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte kişinin ve toplumun tehlike ile karşılaşmadan önceki özelliklerinin, onun afete maruz kalma seviyesini de etkilemekte olduğu kabul edilmektedir. Yani sahip olunan nitelikler afete ne seviyede maruz kalınacağı konusunda önemli bir role sahiptir.

Bu çerçevede araştırma, tüm İstanbul genelini kapsayacak şekilde hane bazlı olarak, mahalle ölçeğinde tasarlanmıştır. Bu doğrultuda yürütülen saha çalışması ile analizlere altlık temin etmek için hazırlanan anket toplam 955 adet mahallede uygulanmış ve her bir mahallenin sosyal hasar görebilirlik dokusunu ortaya koyacak şekilde 41093 hanede gerçekleştirilmiştir. Toplamda 139.688 kişiye ait veri toplanmıştır.

Projenin gerçekleştirilmesinde temel adım, sosyal hasar görebilirlik kavramına ilişkin literatür araştırmasının yapılması ve farklı ülkelerdeki ilgili araştırmaların incelenmesi olmuştur. Bu incelemeler sonucunda, İstanbul özelinde ele alınması uygun bulunan ana gösterge grupları belirlenmiş ve bu göstergelere yönelik verilerin temini için anket soru formları tasarlanmıştır. Eş zamanlı olarak saha çalışmasının uygulanacağı örneklemin tasarlanması gerçekleştirilmiş ve örneklem verisi TÜİK’ ten temin edilmiştir. Saha çalışması öncesinde anketlerin anlaşılabilirliği, uygulanabilirliği ve tutarlılığı pilot çalışma ile kontrol edilmiş ve pilot çalışma sonuçları doğrultusunda soru formları revize edilmiştir. Sonrasında saha çalışması başlamış ve eş zamanlı olarak online, telefon ve saha kontrolleri ile anketler gerçekleştirilmiştir. Anket uygulamasının tamamlanmasını takiben sonuçların istatistiksel analizleri yapılmış ve örneklem ağırlıkları hesaplanmıştır. Bu sonuçlardan yola çıkarak sosyal hasar görebilirlik endeksi oluşturulmuş ve tüm il genelini mahalle ölçeğinde temsil edecek şekilde sosyal hasar görebilirlik skorları üretilmiştir. Nihai olarak da bu skorlar kullanılarak sosyal hasar görebilirlik haritaları oluşturulmuş ve tüm çalışma adımları raporlanmıştır. Çalışma 2018 yılında tamamlanmıştır.